TBMM Başkan Vekili Ak Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, 6. yılında 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili anlamlı bir mesaj yayımladı.
Aradan 6 yıl geçmiş olmasına rağmen 15 Temmuz Darbe teşebbüsünün yüreğimizde açtığı yaralar hala taze. 15 Temmuz yalnızca, 251 vatan evladının hayatına, yüzlercesinin yaralanmasına neden olan alçakça bir kalkışma değil, yarattığı toplumsal travma ve psikolojik tahribatın etkileriyle daha uzun yıllar yaşamak zorunda kalacağımız bir elim olaydır. Allah, aziz milletimize bir daha böyle badireler yaşatmasın…
Şerefli ordumuzun içinde yuvalanmış bir örgütün, devletin diğer kurumlarındaki işbirlikçileriyle birlikte böylesine bir ihanet içine girebilmiş olmaları zihnimin tahayyül sınırlarını aşan bir tarafı olduğunu itiraf etmeliyim.
Bugünden baktığımda 15 Temmuz kalkışması zaman zaman gerçekten yaşanmış bir olay olmaktan ziyade kötü bir kabusmuş hissi uyandırır bende. Böyle hmemin sebebi belki de bu denli büyük bir kötülüğü ve onursuzluğu eşref-i mahluk olarak taltif edilmiş insanoğluna yakıştırmakta zorlanmamdır. Düşmanın bile mert olanı, arkadan vurmayanı makbuldür derler. Oysa bu millet on yıllardır kendini suret-i haktan gösteren bir çete tarafından kendi içinden hançerlenmiştir.
15 Temmuz darbe girişimini diğer darbelerden ayıran en önemli faktör, sosyolojik, ekonomik veya politik bir tabanının olmamasıdır. Gerçekten de Türkiye’nin tarihi boyunca ekonomik olarak en müreffeh, siyaseten en istikrarlı olduğu bir dönemde, üstelik dış politikada özellikle güney sınırlarındaki gelişmelere bağlı olarak inisiyatif alabilen ve askeri varlığıyla sorunlara müdahil olabilen bir kapasiteye eriştiğimiz halde böyle bir darbeye muhatap kalmamız düşündürücüdür.
15 Temmuz o meşum saatlerinde, vatandaşıyla, medya organlarıyla, siyasi partileriyle, kolluk kuvvetleriyle bütün bir millet mutlak bir kararlılık ve cesaret örneği göstererek darbeyi geri püskürtmüştür.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bir lider olarak o gece ortaya koyduğu kararlı ve dirayetli duruşuyla vatandaşlara büyük bir moral ve motivasyon sağlamış, halkın üzerinde bir güç tanımadığını ve tanımayacağını söyleyerek darbecilere hiçbir şartla boyun eğmeyeceği mesajını vermiştir. Bu kararlı tavır halkın da özgüvenin yerine getirmiş ve kendi meşru temsilcilerinin arkasında durmak konusunda onlara büyük bir cesaret vermiştir. Nihayet sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokaklara inen vatandaşlar, iktidarı gayri meşru yollarla ele geçirmek isteyen ihanet çetesine dur demiştir. Toplumsal kriz anlarında etkin liderliğin krizin seyri üzerinde ne denli belirleyici olduğunu düşünürsek, o gün sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu duruşun kıymetini daha iyi anlaşılacaktır.
Bizim “15 Temmuz Ruhu” dediğimiz şey, o gece tarihte ilk defa darbeci zihniyete karşı bütün toplumsal bileşenleriyle başkaldıran sivil, barışçı ve demokratik kardeşlik ruhudur. 2007’de hükümetin siyaset kurumunun meşruiyeti korumak üzere aldığı o tarihi inisiyatifle tohumları atılan ve 15 Temmuz’daki kahramanca direnişle kemale eren Ruh budur.
Gelenekleşmiş darbeci zihniyet, 15 Temmuz’da ortaya çıkan bu Ruh sayesinde artık geri döndürülemeyecek bir biçimde tasfiye edilmiştir. Eğer biz bugün 15 Temmuz gecesi dökülen kanların boşuna olmadığını söyleyebiliyorsak, bunu esasen “sivil” darbeci zihniyetin tarihe gömülmüş olmasından hareketle söylüyoruz. Artık her ne gerekçeyle olursa olsun, Türkiye’de askerin arkasına saklanarak toplum ve siyaset mühendisliği yapma dönemi kapanmıştır. Bunun için 15 Temmuz günü çok acı ve kanlı bir bedel ödemek durumunda kalmış olan Türk milleti, bundan sonra kendi iradesine karşı yapılacak tecavüzleri ve ihanetleri asla mazur görmeyeceğini ve affetmeyeceğini kesin bir biçimde göstermiştir.
