İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞİNİN 8. YILDÖNÜMÜNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve BunlarlaMücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 11Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldı


Siyaset 1.08.2022 00:14:00 0
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞİNİN 8. YILDÖNÜMÜNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla
Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 11
Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldı. Bilindiği gibi; Türkiye’nin ilk
imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 yılında yürürlüğe girdi.
Bugün sözleşmenin 8. yıl dönümünü kutlamamız gerekirken, yeniden
uygulanması için hukuki ve siyasi mücadele veriyoruz.
Cumhuriyet tarihine geçecek olan bu hak mücadelesini gelin hep beraber
hatırlayalım:
Erdoğan 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı kararname ile kadınların can
simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshetti. Milyonlarca kadının
eşitlik ve yaşam hakkının güvencesi gasp edildi.
Bu kararın yayımlandığı gün olan 20 Mart 2021’de, Genel Başkanımız Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Yönetim Kurulu’nu ve Parti Meclisi’ni olağanüstü
toplantıya çağırdı. Toplantıda bu kararın yok hükmünde olduğu kararı alındı.
Derhal partimizin kadın yöneticileriyle birlikte Genel Merkez’de basın
açıklaması yaptık. Açıklamamızda "Meclis'te oy birliğiyle kabul edilmiş olan
İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok
sayılmış, Anayasa'mız ayaklar altına alınmıştır” dedik.
Ardından Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak kadın örgütleri ile
birlikte yurdun dört bir yanında alanlara çıkıp basın açıklamaları yaptık.
“Kadınlar 1’den büyüktür” diye haykırdık.
29 Mart’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde MYK ve
PM üyelerimiz, Milletvekillerimiz, Kadın Kolları MYK Üyeleri ve 81 ilden
gelen Kadın Kolları İl Başkanımızla birlikte Genel Merkez’de bir basın
açıklaması yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştay’a başvuruda
bulunduğumuzu kamuoyuna açıkladık. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını
durdurma talebiyle açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk
devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200’ü aşkın sivil
toplum kuruluşu iptal davası açtı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, haftalık grup toplantılarımızda ve
ilgili komisyonlarda İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi defalarca dile
getirdik. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde İstanbul
Sözleşmesi’ne sahip çıkan çalışmalar yürüttük.
Danıştay’dan yanıt beklerken 30 Nisan 2021’de Resmi Gazete’de yine bir gece
yarısı kararı yayımlandı. Şahsım hükümetinin imzası bulunan kararda, İstanbul

Sözleşmesi’nin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan edildi. Bu kararın yargıya
talimat niteliği taşıdığı çok netti.
Yaşanan tüm hukuksuzluklara isyan ettik ve 19 Haziran 2021 tarihinde binlerce
kadınla “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” diyerek İstanbul Maltepe
Mitingi’ni gerçekleştirdik.
28 Haziran 2021’de, Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı ve “devletin yüksek
menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu” bildirildi.
Hangi yüksek menfaat, kadınların yaşam hakkından daha değerli olabilir?
Cumhurbaşkanı nasıl olur da Anayasa’yı yok sayabilir? Yürütme makamı, hangi
hakla kendisini yasamanın yerine koyabilir?
Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen savunmayı “emir” kabul eden Danıştay, 29
Haziran 2021 tarihinde “yürütmeyi durdurma” talebimizi reddetti. Bunun
üzerine Danıştay’a fesih kararının iptali için başvurduk ve bu hukuksuzluğa bir
an önce son vermesi için çağrılar yaptık. Nihayetinde Danıştay 10. Dairesi 28
Nisan 2022’de iptal davalarını esastan görüşmeye başladı.
Değerli Basın Mensupları,
Sizlerin de çok iyi bildiği üzere ilk duruşmada 73 barodan 1000’i aşkın avukat,
kadın dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve
Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlarla duruşma salonunu hınca hınç
doldurduk.  Sözleşmeden çekilmenin, Anayasa’daki eşitlik ilkesinden
vazgeçildiği ve kadınların canıyla oynamak anlamına geleceğini dile getirdik.
Örgütlü gücümüzle 7, 14 ve 23 Haziran’daki Danıştay davalarına katılarak, “Bu
yanlıştan dönün!” çağrımızı yineledik.
Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih işlemin iptaline karar verilmesini
istedi.
Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi'nin
feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2'ye karşı 3 oyla
reddetti. Danıştay, bu kararıyla “Padişahım çok yaşa!” demiş oldu ve hukukun
üstünlüğünden değil, üstünlerin hukukundan yana tavır aldı. Danıştay
savcılarının gerekçeli kararda belirttikleri hukuki argümanlar yok sayıldı. AKP
döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1. Hukuk Müşaviri iken
Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut ise bu atamanın hakkını verdi ve fesihten
yana oy kullandı.
Saray’ın talimatıyla alınan kararda yer alan ifadelerin aksine, “Türk yasaları
kadınları korumak için yeterli” değildir!
Karşı oy kullanan üyelerin de altını çizdiği gibi, “Anayasa’nın 7’inci
maddesinde yasama yetkisinin Meclis’e ait olduğu ve devredilmesinin mümkün
olmadığı” hükümleri çok nettir. Sözün kısası bu karar Anayasa’ya aykırıdır!

Değerli Basın Mensupları,
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar
hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasa’dan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nden üstün değildir!
Biz kadınlar, yaşam hakkımızın sizin eşitlik karşıtı karanlık zihniyetiniz
tarafından elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz
uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana tavır almaya
devam edeceğiz.
Yol haritamız belli: öncelikle Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na
başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk yolları ile İstanbul Sözleşmesi’nin
yürürlüğe girmesi sağlanmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.
Tek adama karşı, “Adam Tek! Biz Çoğuz!” şiarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Biz kadınlar, direniş destanı yazmaya devam edeceğiz!
Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Az kaldı… İktidara geldiğimizde ilk 24 saat
içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokacağız. Tüm hükümlerini
uygulayarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile kadın cinayetlerinin nasıl
durdurulacağını göstereceğiz. Eşitlikçi bakış açımızı hayata geçirerek, kız
kardeşlerimizin canice katledilmesine, kadın katillerinin cezasızlıkla
ödüllendirilmesine geçit vermeyeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nden de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik
Şiddetin Önlenmesi Kanunu’ndan da kazanılmış haklarımızdan da asla
vazgeçmiyoruz. Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek
budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik
mücadelesinin neferleri olarak sesleniyoruz: Haddinizi Bilin!
GELİYOR GELMEKTE OLAN!

NİLÜFER DEVECİ
CHP KADIN KOLLARI
ANTALYA İL BAŞKANI


İzmit Belediyesi istiridye mantarı üretiyor, halka ücretsiz dağıtıyor İzmit Belediyesi istiridye mantarı üretiyor, halka ücretsiz dağıtıyor
Nilüfer’de Frankofon Film Festivali başladı Nilüfer’de Frankofon Film Festivali başladı
Dünya Türk doğal taşını almaya geldi Dünya Türk doğal taşını almaya geldi
Muratpaşalılar Turunç Masa’yı anlattı Muratpaşalılar Turunç Masa’yı anlattı
Globalde nükleer ve güneş enerjisi yükselişte Globalde nükleer ve güneş enerjisi yükselişte