“Güller ve Göller Diyarı” olarak bilinen Burdur’da baharın en renkli yüzü olan gül bahçeleri, bu yıl küresel iklim krizinin ağır etkileriyle karşı karşıya. Göl kıyısındaki yaklaşık 400 dekarlık alanda başlayan gül hasadında verim, şiddetli donlar nedeniyle %70’e varan oranlarda düştü. Geçmiş yıllarda dekarda 600-700 kilogram gül toplanırken, bu rakam bu yıl 150-200 kilograma kadar geriledi.
Lisinia Doğa Projesi Sorumlusu ve üretici Öztürk Sarıca, yaşanan donların tomurcuk gelişimini durdurduğunu belirterek, “Güllerimiz bu yıl görünüş olarak da alışılmış güzelliğinde değil, ama yine de toplamak zorundayız. Çünkü bu üretim sadece ekonomi değil, doğa için de hayati öneme sahip” dedi.
Su kaynaklarının hızla tükendiği göller yöresinde, gül tarımı su tüketimi açısından da avantaj sağlıyor. Mısır ve yoncaya göre %75 daha az su tüketen gül, aynı zamanda Burdur Gölü çevresindeki tozlaşmayı önleyerek insan sağlığını koruyan doğal bir perde görevi görüyor.
İklim şartlarının üretimi yarı yarıya düşürdüğü bu yıl, gül yağı üretim hedefi de geçen yılın çok gerisinde kaldı. Geçtiğimiz yıl 50-100 litre arasında olan gül yağı beklentisi, bu yıl 20-30 litreye düşmüş durumda. Ayrıca geçen yıl litre başına 11-12 bin euro arasında satılan gül yağının fiyatlarının bu yıl 7-10 bin euroya kadar gerilemesi bekleniyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, bölgedeki gül bahçeleri ekoturizm açısından önemini koruyor. Geçtiğimiz yıl 100 bine yakın ziyaretçiyi ağırlayan üretim alanlarında bu yıl daha fazla ziyaretçi bekleniyor. Bölge halkı, gül üretimindeki kayıpların bir kısmını ekoturizmle telafi etmeyi umut ediyor.
İklim krizinin etkileriyle mücadele eden Burdur’daki gül üreticileri, doğaya duyarlı üretim anlayışıyla hem toprağı hem de ekonomiyi yaşatmak için çabalıyor.
