Gündem

Gündem Haberleri

Vergide ölçü kaçtı mı?

Gazeteci ve köşe yazarı Samet Memiş, kaleme aldığı son yazısında Maliye Bakanlığı’nın son dönemde uygulamaya koyduğu katı kuralları ve hükümetin vatandaşta tepkiye yol açan ekonomi politikalarını ele aldı.


Gündem 27.12.2025 23:56:00 10
Vergide ölçü kaçtı mı?

Gazeteci Samet Memiş, özellikle artan vergi baskısı, düşük tutarlı borçlara getirilen ağır yaptırımlar ve piyasayı rahatlatmayan faiz politikalarının toplumda ciddi rahatsızlık oluşturduğuna dikkat çekerek, vergi adaletinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.

Köşe yazısı:

Son dönemde ekonomi yönetiminin attığı adımlar, özellikle de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından hayata geçirilen uygulamalar, toplumun geniş bir kesiminde ciddi rahatsızlık oluşturuyor. Vergi toplamak devletin en doğal hakkıdır; ancak bu hak, adalet duygusunu zedeleyecek ölçüde ve vatandaşın sırtına aşırı yük bindirerek kullanıldığında, meşruiyet tartışması da kaçınılmaz hale gelir.

Bugün gelinen noktada, vatandaşın en çok hissettiği şey “vergi adaleti”nin değil, “vergi baskısı”nın artmış olmasıdır. Yüksek faiz politikasıyla piyasadaki para adeta kilitlenmiş durumda. Reel sektör yatırım yapamıyor, esnaf borçla ayakta kalmaya çalışıyor, vatandaş ise geçim derdiyle boğuşuyor. Bu tabloda, faiz politikasında rahatlatıcı bir adım atmayan ekonomi yönetiminin, çözümü yeni vergi yükleri ve sıkı denetimlerde araması doğal olarak tepki çekiyor.

Özellikle 200 bin lira ve üzeri para hareketlerinin açıklamaya tabi tutulması, birçok vatandaş tarafından insafsızca ve gerçeklikten kopuk bir uygulama olarak görülüyor. Bugünün ekonomik koşullarında 200 bin lira, ne büyük bir servet ne de olağanüstü bir meblağdır. Bir araç alımında, bir ev tadilatında ya da birkaç aylık ticari döngüde bu rakamlar rahatlıkla ortaya çıkabiliyor. Eğer gerçekten kayıt dışılıkla mücadele edilecekse, sorgulama sınırlarının milyonlar seviyesinde belirlenmesi daha makul olmaz mı? Örneğin 2 milyon lira ve üzeri transferlerin kaynağının sorgulanması, hem denetim hem de vatandaşın nefes alması açısından daha adil bir yaklaşım olurdu.

Diğer yandan vergi oranları da ayrı bir sorun alanı. Kazancın yüzde 18’i KDV olarak alınırken, dolaylı ve dolaysız vergilerle birlikte toplam vergi yükü yüzde 30’ları, hatta bazı sektörlerde daha fazlasını buluyor. Bu kadar yüksek oranlar, maalesef vatandaşta “vergisini düzenli ödeyen enayidir” algısını besliyor. Vergi kaçırmayı ahlaki bir sorun olmaktan çıkarıp, bir tür hayatta kalma refleksine dönüştüren de tam olarak bu baskıcı sistemdir.

Vergi adaleti sağlanmadan, sadece denetim ve cezayla kayıt dışılığı bitirmek mümkün değildir. İnsanlar adil bir sistemde, makul oranlarla vergilendirildiğinde, kazancının nereye gittiğini gördüğünde vergisini kaçırmaz; aksine ödemekten gocunmaz.

Küçük tutarlı vergi borçları nedeniyle vatandaşın banka hesaplarına bloke konulması ise bu sürecin en sinir bozucu ve en çok tepki çeken uygulamalarından biri haline geldi. Birkaç bin liralık borç için maaş hesabına, esnafın ticari hesabına el konulması; devleti güçlü, vatandaşı çaresiz gösteren bir tablo ortaya koyuyor. Oysa devlet, alacağını er ya da geç tahsil ediyor. Bir gayrimenkul alımında ya da satımında, bir araç devrinde ya da resmi bir işlem sırasında bu borç zaten otomatik olarak ödeniyor. Eğer borç ödenemiyorsa, bu çoğu zaman vatandaşın kötü niyetinden değil, düşük gelirli olmasından kaynaklanıyor. Bu durumda yapılması gereken bloke koymak değil, ödeme kolaylığı ve yapılandırma sunmaktır.

Mehmet Şimşek’in sık sık örnek aldığı İngiltere modeli ise Türkiye gerçekliğiyle örtüşmemektedir. İngiltere, yüzyıllar boyunca sömürgelerden elde ettiği sermayeyle bugünkü refah düzenini kurmuş bir ülkedir. Türkiye ise emeğiyle, alın teriyle kazanan; sanayicisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla ayakta durmaya çalışan bir ülkedir. Aynı modeli, aynı katılıkta uygulamak, sosyo-ekonomik farkları yok saymak anlamına gelir.

Sonuç olarak mesele vergi toplamak değil, nasıl ve kimden toplandığıdır. Devletin görevi, vatandaşını potansiyel suçlu gibi görmek değil; adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir vergi sistemi kurmaktır. Aksi halde bugün “vergi disiplini” adına atılan adımlar, yarın daha büyük ekonomik ve toplumsal sorunların kapısını aralayabilir. Vergi, adaletle toplandığında güç verir; baskıyla toplandığında ise güveni aşındırır.

Vergide ölçü kaçtı mı? Gazeteci ve köşe yazarı Samet Memiş, kaleme aldığı son yazısında Maliye Bakanlığı’nın son dönemde uygulamaya koyduğu katı kuralları ve hükümetin vatandaşta tepkiye yol açan ekonomi politikalarını ele aldı.
Zorunlu Trafik Sigortası tarifesinde değişiklik yürürlüğe giriyor Zorunlu trafik sigortasında tarife ve teminatlara ilişkin önemli değişiklikler yapıldı. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tar
Safiye Soyman Isparta’da unutulmaz bir geceye imza attı Safiye Soyman, Isparta’da verdiği konserde hem şarkılarıyla hem de Faik Öztürk ile sahnedeki samimi anlarıyla izleyenlere keyif dolu bir gece yaşattı.
Kantinci Esnafının Umudu Okan Fırat Toplu alım, hukuki destek ve dijital oda projeleriyle dikkat çeken Okan Fırat, kantinci esnafı için değişim çağrısı yaptı.
Faruk Daşdöner: “Biz Çalışacağız, Esnafımız Kazanacak” Isparta Şoförler, Otomobilciler ve Nakliyeciler Esnaf Odası Başkan Adayı Faruk Daşdöner, Gülistan Mahallesi’nde belediye tarafından yürütülen pazar yeri düzenleme çalışmaları kapsamında yenilenen Gülistan Taksi Durağı’nda taksici
tahsilatçı
28.12.2025 01:07:31
Milyonlarca lira el değiştiren yerler bilinirken, küçük esnafın, maaşlının takibe alınması vicdanları yaralıyor. Yazı bu hissi açık açık dile getirdiği için karşılık buluyor. Sonuç olarak halk bu yazıyı “muhalefet” diye değil, “hakikat” diye okuyor. İnsanlar devlete düşman olmak istemiyor. Ama DEVLETİN DE VATANDAŞINI DÜŞMAN GİBİ GÖRMEMESİNİ İSTİYOR. Herkes şunu çok iyi biliyor: Devlet alacağını eninde sonunda alıyor. Tapuda, noterde, araç satışında, miras işleminde o borç zaten önüne çıkıyor. Kaçmak mümkün değil. O zaman bu aciliyet, bu sertlik neden? Vatandaş bunu adaletli bulmuyor. Borcunu ödemek istemeyenle, ödeyemeyen aynı kefeye konuluyor.

celile
28.12.2025 01:05:34
“BİZİM SÖMÜRGE GELİRİMİZ YOK, ALIN TERİMİZ VAR.”

MUSTİ
28.12.2025 01:04:35
İngilzi biz ile bir tutuyo adam.

çido
28.12.2025 01:02:46
“DEVLET NASIL OLSA ALACAĞINI ALIYOR” düşüncesi halk arasında çok yaygın. Ev satarken, arsa alırken, araç devrederken vergi borcu zaten önüne geliyor. Kaçış yok. O zaman bu acele, bu sertlik niye? İnsanlar bunu anlamakta zorlanıyor.

antibüsra
28.12.2025 01:01:51
VATANDAŞ DEVLETİ KARŞISINDA SUÇLU GİBİ HİSSETMEK İSTEMİYOR.

Recep soyyılmaz
28.12.2025 01:00:37
Özetle bu köşe yazısı, vatandaşın devletten kaçmak istemediğini ama ezilmek de istemediğini anlatıyor. İnsanlar vergi vermeye karşı değil; adaletsizliğe, baskıya ve sertliğe karşı. Devletin şefkatli yüzünü görmek istiyorlar. Yazının halk arasında yankı bulmasının nedeni de bu: Söylenenler akademik değil, gerçek. Masadan değil, sokaktan yazılmış bir yazı olması.

bülentantalyalııı
28.12.2025 01:00:06
Vergi oranları konusundaki eleştiriler de halk arasında sıkça konuşuluyor. “Kazanırken vergi, harcarken vergi, nefes alırken vergi” esprisi boşuna yapılmıyor. KDV’si, ÖTV’si, gelir vergisi derken kazancın ciddi bir kısmı eriyor. İnsanlar bu noktada “Ben ne için çalışıyorum?” sorusunu sormaya başlıyor. Vergi bu kadar yüksek olunca, dürüstçe ödeyen kendini cezalandırılmış gibi hissediyor.

İsmail Akçay
28.12.2025 00:59:42
200 bin lira gibi rakamların sorgulanması konusu ise vatandaşa göre işin tuzu biberi. Bugünün Türkiye’sinde 200 bin lira büyük para değil. Orta halli bir araba alırken, düğün yaparken, evine tadilat yaptırırken bu para zaten harcanıyor. İnsanlar “Bu paranın hesabını devlete mi vereceğiz?” duygusuna kapılıyor. Asıl büyük paraların, milyonların dolaştığı yerlerde denetim yapılması gerekirken, küçük meblağların takibe alınması vatandaşa haksızlık gibi geliyor.

Ismail yigit
28.12.2025 00:59:23
yüksek faiz meselesi de halkın en çok dert yandığı konulardan biri. Piyasada para dönmeyince esnaf siftah yapamıyor, sanayici yatırım yapamıyor, işçi de işini kaybetme korkusuyla yaşıyor. Parası olan ise üretime değil, bankaya yöneliyor. Vatandaş “çalışıp kazanayım” yerine “faize koyayım da hiç olmazsa erimesin” noktasına gelmiş durumda. Bu da ekonominin çarklarını iyice kilitliyor

levent
28.12.2025 00:58:58
Bugün vatandaşın sinirini bozan şey sadece vergi vermek değil. Çünkü bu ülkede insanlar vergiden kaçmanın ayıp olduğunu bilir. Asıl sorun, verginin adil olmaması ve devletin vatandaşa yaklaşımındaki sertlik. Üç beş bin liralık vergi borcu yüzünden banka hesabına bloke konulan, maaşına el konulan insan kendini suçlu gibi hissediyor. Halbuki o borç, bir ev satıldığında, bir arsa alındığında, bir araç devri yapıldığında zaten ödeniyor. Devlet alacağını bir şekilde alıyor ama o aradaki baskı vatandaşı canından bezdiriyor.