Samet Memiş


Antalya'da Yolsuzluk ve Skandalın Perde Arkası: Babanın eski sevgilisi oğlunun yeni karısı

Antalya'da Yolsuzluk ve Skandalın Perde Arkası: Babanın eski sevgilisi oğlunun yeni karısı


Antalya’nın Çöküşü: Bir Ailenin Gölgesinde Kentin İradesi

Yolsuzluk, rüşvet, skandal evlilikler, şantaj iddiaları ve kamu malının yağmalanması... Son günlerde Antalya'da yaşananlar, sadece bir belediye skandalından ibaret değil. Kentin siyasi, ahlaki ve kurumsal dokusuna yönelik bir yıkımı izliyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda tutuklanan CHP’li belediye başkanı ve yurt dışına kaçan firari oğlu, Antalya kamuoyunda derin bir hayal kırıklığı ve öfkeye neden oldu. Ancak ortadaki tablo, sadece yolsuzluk dosyalarıyla sınırlı değil. Gündeme gelen detaylar, kentte yıllardır sürdüğü öne sürülen çarpık ilişkiler ağını da açığa çıkarıyor.

Baba-Oğul İttifakı mı, Suç Ortaklığı mı?

Başkan, kamu ihalelerine fesat karıştırma ve rüşvet suçlamalarıyla tutuklu. Oğlu ise iddiaya göre belediyeden geçen ihalelerde “yüzde 30 komisyon” aldığı gerekçesiyle firari durumda. Kamuoyunda kendisine takılan “Yüzde 30’cu” lakabıyla anılması, bu düzenin sistematik hale geldiğine işaret ediyor.

İddiaların en sarsıcı kısmı ise oğlun, babasının eski sevgilisiyle evlenmesi. Evet, yanlış duymadınız: Belediye kadrosunda görevli bir personel ile yapılan bu evlilik, sadece özel yaşam tartışmalarına değil, aynı zamanda çıkar ilişkilerinin doğrudan aile içine sızmasına neden oldu. Başkanın “evlilik sözleşmesi yap” uyarısıyla mal varlığını korumaya çalıştığı konuşuluyor.

Belediye Kaynaklarıyla Kurulan Lüks ve Şantaj Döngüsü

Oğulun eski eşine hediye edilen evin, belediye ile iş yapan bir şirket tarafından finanse edildiği öne sürülüyor. Ancak beklenen ihaleyi alamayan firma, evi geri isteyince olay trajik bir boyuta evrilmiş. İddialara göre firma temsilcileri, oğulu ormanlık bir alana götürerek fiziksel şiddet ve cinsel saldırıyla tehdit etmiş. Üstelik bu anlar kayda alınarak baba başkana gönderilmiş.

Bu hikâyenin gerçeklik payı hâlâ araştırma gerektiriyor. Ancak anlatılanlar, siyasetin yerel düzeyde nasıl yozlaştığını ve kamu kaynaklarının nasıl özel ağlara dönüştürüldüğünü gözler önüne seriyor.

Sessiz Medya, Suskun Siyaset

En az olayın kendisi kadar çarpıcı olan şey, bu skandala karşı gösterilen sessizlik. Kentin sosyal demokratları, konuyla ilgili tek bir açıklama bile yapmadı. Yerel medya ise uzun süredir başkana övgüler düzen yayınlarıyla bilinirken, şimdi adeta yok hükmünde. Peki neden?

Yanıt basit: Koltuk kaygısı. Sessiz kalanlar, başkan yeniden görevine dönerse dışlanmaktan ya da siyasi avantajlarını yitirmekten korkuyor.

Oysa kamu görevi, hesap verebilirlik ilkesi üzerine kuruludur. Siyasi sadakat, kamu yararının önüne geçemez. Gazeteciliğin ve siyasetçiliğin temel sorumluluğu, halk adına denetlemektir. Bugün Antalya’da bu sorumluluğun ihmal edildiğini görüyoruz.

Gerçekler Ortaya Çıkmadan Kent İyileşemez

Bu olay, yalnızca kişisel bir ahlaki mesele değildir. Bu bir yönetim krizidir. Belediyeye ait olan, yani halkın vergileriyle oluşan kaynakların; aile içi çıkar ilişkileri, nüfuz ticareti ve duygusal bağlarla dağıtıldığı bir sistemdir söz konusu olan.

Oğlun firarda, başkan cezaevinde… Ancak kamuoyunun sorması gereken asıl soru şu: Bu düzene göz yuman, bu çarkı yıllarca sürdüren sistemin diğer aktörleri nerede?

Beklenen Fotoğraflar, Susulan Gerçekler

Kulislere göre, başkanın görevden alınmasından sonra vekâleten göreve getirilen isimle yapılan bazı “yat gezileri”nin fotoğrafları da basına sızmak üzere. Eğer bu görüntüler doğrulanırsa, krizin çapı çok daha derinleşebilir.

Ve unutmayın: Bu sadece başlangıç olabilir. Genel sekreterin dosyası henüz açılmadı bile.

Ve dipnot:..

Antalya bugün sadece orman yangınlarıyla değil, siyaset yangınıyla da kavruluyor. Ancak bu kez dumanın kaynağı ağaçlar değil; belediye katlarında dönen kirli ilişkiler.

Bu yangını söndürmek için ilk adım, suskunluğu kırmaktır.

Cemal Arkan
29.07.2025 18:12:13
Gerçekler mutlaka gün yüzüne çıkar.

Ertürk
30.07.2025 13:19:04
Antalya’yı böcekler sarmış desene

Süleyman uçan
30.07.2025 13:22:14
Ahlaksızlıkları kendilerine, biz bizim ona hakkı varsa gariban niyet fakiri bok sebep kimse bir tek fitil fitil çıksın ondan

Demet Zengin
30.07.2025 13:26:12
“Sadece bir belediye başkanının suçu değil bu. Bu tür olaylar, toplumun her kesimine sirayet eden ahlaki çöküşün göstergesi. Bizler susarak, görmezden gelerek bu düzene ortak oluyoruz.”

Böcek giller
30.07.2025 13:29:31
Kimse bu konuyu partizanlık üzerinden kapatmasın. Rüşvetin, şantajın, akraba kayırmacılığının partisi yok. Bu suçlar kimden gelirse gelsin, üzerine gidilmeli

Ensari Şakrak
30.07.2025 13:31:34
Gazeteciler korkuyorsa ya da birilerinden menfaat sağlıyorsa, görev biz vatandaşa düşüyor. Sosyal medyada bu konuların gündeme gelmesi boşuna değil. Gerçekleri artık gizleyemezler