CHP’li belediyelerde patlak veren yolsuzluk, irtikap ve rüşvet operasyonlarının ardı arkası kesilmiyor. Vatandaşlar, adeta birer suç belgesi gibi ekranlara düşen görüntüler karşısında şaşkınlıkla izliyor olan biteni. Sosyal medya ise bu kayıtlarla çalkalanıyor. Fakat ne acıdır ki CHP yöneticileri, yaşananlara rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Kameraların karşısına geçip pişkin açıklamalar yapıyor, kamuoyunun zekâsıyla alay edercesine konuşuyorlar.
Kimi zaman kırk dereden su getirerek, kimi zaman da AK Parti’yi hedef göstererek kendi içlerindeki pisliği gizlemeye çalışıyorlar. Oysa herkes çok iyi biliyor ki bu, CHP’nin yıllardır alışkanlık haline getirdiği “çamur at, izi kalsın” politikasının bir parçası. Ancak artık bu taktiklerin ne inandırıcılığı kaldı, ne de karşılığı.
Şimdi de hedeflerinde Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen var. Dillerine doladıkları mesele ise meşhur "Audi meselesi". Sözüm ona, belediyeye alınan bir Audi aracı yeniden gündeme getirerek AK Parti’ye çamur atmaya çalışıyorlar. Oysa gerçekler çok açık: Bu araç, geçmişte Aziz İhsan Aktaş tarafından belediyeye hibe edilmiştir. Üstelik CHP'li meclis üyelerinin de onayıyla belediye envanterine girmiştir.
Burada gayet doğal bir durum söz konusudur. Belediyeler toplum yararına yapılan bağış ve hibeleri kabul ederler. Şükrü Başkan bu aracı cebine almadı, özel kullanımına sokmadı. Aksi olsaydı, bırakın CHP’nin yaygarasını, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan çoktan gerekeni yapar, istifasını isterdi. Yargı da işlemini başlatırdı.
Peki bu durum neden ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor? Cevap basit: CHP’nin içinde bulunduğu skandalları unutturmak için. Ancak bu defa tutmadı. Vatandaş, artık neyin ne olduğunu çok iyi görüyor. Gündemi boş tartışmalarla meşgul etmek kimseye fayda sağlamıyor. Tam tersine, CHP’yi daha da komik ve suçlu bir duruma düşürüyor.
Bu meseleyi konuşmak dahi istemezdim, ama artık yeter. Bu tarz ucuz gündem oyunlarıyla hizmet siyaseti gölgelenemez. Kamuoyunun bunu daha net görmeye başladığını görmek ise umut verici.
