20 Ekim’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan seçimlerin ardından yaşanan gelişmeler, Kıbrıs davasının ruhuna ve Türk milletinin fedakârlıklarına gölge düşürmektedir. Seçim sonucu ne olursa olsun, KKTC’nin varoluş sebebi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974’te gerçekleştirdiği meşru ve kahramanca Kıbrıs Barış Harekâtı’dır. Bu tarihi gerçek ne bir seçimle ne de birtakım kendini bilmez açıklamalarla değiştirilebilir. (KKTC) yapılan seçimlerin ardından ortaya çıkan bazı söylemler ve davranışlar, ne yazık ki kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır. Seçimlerin hemen ardından, özellikle sosyal medyada ve bazı marjinal çevrelerde Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik haddini aşan açıklamalar yapan, hatta KKTC’yi Türkiye’den bağımsız bir devlet gibi göstermeye çalışan zihniyet yeniden hortlamıştır.
Açık konuşalım: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçasıdır. 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı ile birlikte Türk milleti bu topraklara mührünü vurmuştur. Bu mührü silmeye, unutturmaya ya da yok saymaya kimsenin gücü yetmez. KKTC, bu devletin adadaki temsilidir; Türkiye’siz ne ayakta durabilir ne de yol alabilir.
Son seçimlerin ardından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan kişi, bu gerçeği iyi bilmeli ve adımlarını ona göre atmalıdır. Kimin seçildiğinden ziyade, neyi temsil ettiği önemlidir. Temsil ettiği makam, Türkiye ile omuz omuza, milli bir duruş sergilemek zorundadır. Türkiye'ye cephe alan, hatta "Ankara’ya rağmen siyaset yaparız" diyenler büyük bir gaflet ve delalet içindedir.
Birileri çıkıp da Kıbrıs Türklerinin kendi başına bir dış politika yürütebileceğini, Türkiye’den bağımsız kararlar alabileceğini, hatta Türkiye’ye rağmen hareket edebileceğini düşünüyorsa, çok büyük bir yanılgı içerisindedir. Kıbrıs Türklerinin bugün hâlâ özgürce yaşayabildiği bir toprak varsa, bu Türkiye Cumhuriyeti’nin oraya gönderdiği Mehmetçiğin sayesindedir.
Bu gerçeği görmezden gelenler, "federal çözüm" gibi hayal dünyasına ait projelerle Kıbrıs Türk halkını yeniden esarete sürüklemek isteyenler, bilmelidir ki: Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye, buna asla müsaade etmez. Türkiye, Kıbrıs’tan elini çekmeyecektir, çekmemelidir. Aksine, bugün yaşanan bu gelişmeler ışığında belki de İkinci Bir Kıbrıs Harekâtı diplomatik düzlemde başlatılmalıdır.
Bu harekât, askeri bir müdahale değil, milli bilinçle yürütülen bir irade savaşıdır. KKTC’de Türkiye karşıtı tutumlara prim veren, Türk askerini işgalci gören, Türkiye ile yolları ayırmayı düşünen herkes bilmelidir ki: Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Bu bir temenni değil, bir kararlılıktır.
Son sözümüz açık ve nettir: Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs’tan vazgeçmez. Kimse Türkiye’siz bir KKTC hayal etmesin. O hayali kuranların niyeti Kıbrıs Türk halkının geleceği değil, kendi siyasi emelleridir.
Kıbrıs, Türk’ündür. Ebediyen öyle kalacaktır.
