Isparta'da Su Krizi: Geyranlıların Tutumu Vicdanları Sızlatıyor mu?
Isparta merkez ve çevresindeki nüfusun büyük kısmı Ayazmana ve civarında yaşayan Geyranlı vatandaşlardan oluşmaktadır. Ancak son dönemde yaşanan su paylaşımı krizi, bölge halkı arasında ciddi tartışmalara neden olmuş durumda. Özellikle yılın belli dönemlerinde Antalya’ya yönlendirilen suyun, kısa süreliğine de olsa Isparta’ya verilmesine karşı çıkan bazı Geyranlı vatandaşlar, bu girişimi engellemek için organize hareket etmektedir.
Bu girişimlerin başını çeken CHP'li bazı yerel yöneticilerin, avukatları da yanlarına alarak köy halkını organize ettikleri ve bu şekilde su akışına müdahale ettikleri iddia edilmektedir. Söz konusu müdahaleler, yalnızca siyasi bir tavır olarak değil, insanlık adına da ciddi eleştirilerin hedefi olmuştur. Zira Isparta merkezdeki halk, temiz suya ulaşmakta güçlük çekmekte; kirli su ile içme, temizlik ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır.
Burada sorulması gereken temel soru şudur: Isparta merkezdeki olanaklardan sonuna kadar faydalanan, yolları, hastaneleri, okulları kullanan Geyranlılar, şimdi neden ortak bir kaynağın paylaşımına karşı çıkmaktadır? Yıllardır Antalya’ya fuzuli bir şekilde akan bu suyun, birkaç hafta boyunca dahi olsa Isparta halkına yönlendirilmesi, kime ne kaybettirebilir?
Daha da düşündürücü olan, birkaç kişi tarafından yönlendirilen bu hareketin, köy halkını – özellikle kadınları, yaşlıları ve çocukları – sahaya sürerek bir engelleme mücadelesine dönüştürülmesidir. Suyun paylaşımı gibi temel bir ihtiyaç üzerinden yapılan bu tip müdahaleler, yerel siyasetin ötesinde insan haklarını ve toplumsal vicdanı da ilgilendiren bir meseledir.
Elbette köylü vatandaşların endişeleri dikkate alınmalıdır. Ancak bu endişeler, uzmanlar ve kamu otoriteleri tarafından şeffaf bir şekilde değerlendirilerek çözülmelidir. Halkın ihtiyaç duyduğu temiz suya erişimini engellemek, ne siyasetle ne de insanlıkla bağdaşır.
Bu noktada tüm taraflara düşen görev; iş birliği içinde, bilimsel verilere ve adil yönetim anlayışına dayalı bir çözüm üretmektir. Su gibi temel bir yaşam hakkı üzerinden ayrışmak, halkı birbirine düşürmek yerine; paylaşmayı, dayanışmayı ve hakkaniyeti öncelemek her birimizin sorumluluğudur.
Söz konusu suyun yalnızca yılın yaklaşık beş ayında, yani kış aylarında Isparta’ya aktarılması planlanlanıyor. Bu süreçte normalde Antalya’ya giden suyun bir kısmı geçici olarak Isparta’ya yönlendirilecek. Bu durum, ne tarımsal üretimi aksatacak ne de bölge halkının suya erişimini engelleyecek.