OKAN FIRAT

Tarih: 19.06.2025 23:42

Kantinciler ve Odalar Arasındaki Sessiz Çatışma

Facebook Twitter Linked-in

Okul kantinleri yıllardır eğitim kurumlarının vazgeçilmez bir parçası olagelmiştir. Sabahın erken saatlerinden gün sonuna kadar, binlerce öğrenciye sıcak bir tost, bir bardak çay ya da serinletici bir meyve suyu sunan bu küçük işletmeler, aslında eğitim sistemimizin göz ardı edilen neferleridir.

Ancak son yıllarda, kantinci esnafıyla bağlı bulundukları odalar arasında büyüyen sessiz bir çatışma dikkat çekiyor. Esnafın dile getiremediği ya da getirdiğinde duymazdan gelinen sorunlar, biriken sıkıntılar ve temsil krizi artık göz ardı edilemez boyuta ulaşmış durumda.

Kantinci esnafı, enflasyonla boğuşurken, kiraların yüksekliği, ürün tedarikindeki maliyet artışları ve okul yönetimleriyle yaşanan anlaşmazlıklar altında eziliyor. Bu zorluklara rağmen, bağlı oldukları odalardan bekledikleri desteği yeterince göremediklerini dile getiriyorlar. Temsil edildikleri odaların sessiz kalması, kantinciyi yalnız ve sahipsiz bırakıyor.

Peki ya odalar? Onların sessizliği neden?

Bazı odalar, kantincilerin yaşadığı sorunları görünmez kılarken, bazıları ise yalnızca üyelik aidatlarını toplamakla yetiniyor. Oysa oda olmanın, sadece tabela asmakla sınırlı kalmayan; üyelerinin sesi, güvencesi ve savunucusu olmak gibi bir sorumluluğu vardır.

Kantinciler denetim baskısı altında. Hijyen kuralları, fiyat denetimleri ve okul yönetimlerinin zaman zaman keyfi uygulamalarıyla mücadele ederken, bir de arkalarında durması gereken odalardan destek görememek, bu esnafa büyük bir haksızlık.

Buradan açıkça sesleniyorum: Kantinci esnafı yalnız değildir ve olmamalıdır. Odaların artık sadece formalitelerden ibaret değil, üyelerinin gerçek ihtiyaçlarına çözüm üreten, sahada aktif çalışan yapılar haline gelmesi gerekiyor.

Odaya kayıt olmak bir zorunluluksa, bu zorunluluk karşısında odaya düşen sorumluluklar da en az üyelerin yükümlülükleri kadar ciddiye alınmalıdır.

Bugün kantincilerin yaşadığı sıkıntılar görmezden gelinirse, yarın bu esnaf kitlesinin ayakta kalması mümkün olmayacak. Bu da, eğitim ortamlarındaki sağlıklı ve güvenilir gıda sunumunun zarar görmesi anlamına gelir.

Unutulmamalı ki, bir kantinci yalnızca tost satan bir esnaf değildir. O, öğrencinin sabah kahvaltısını yapan, çocuğun cebindeki üç beş kuruşla doyduğu yerdir. Odaya düşense, bu esnafın sesi olmak, çözüm bulmak ve destek olmaktır.

Kalemin ucunda değil artık söz, sahada icraat zamanı.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —