Samet Memiş


Yangını doğa söndürür

Tarım ve Orman Bakanlığı, çobanlığı devlet kadrosuna almalı. Bu, hem gençlere iş hem doğaya nefes olur.


Gazeteci / Samet memiş

Ormanlar Yanıyor, Vicdanlarımız da…

Yine bir yangın haberiyle sarsıldık. Alevlere teslim olan sadece ağaçlar değil; binbir çeşit canlının yuvası, doğanın dengesi, ciğerimiz, vicdanımız da yanıyor. Her yangınla birlikte bir parçamız eksiliyor. Kimi zaman yanan bir sincabın bakışı, kimi zaman dumanlar içinde görev şehidi olan bir kahramanın hikâyesi içimize işliyor.

Önceki yazımda orman yangınlarının nedenlerini detaylı şekilde ele almıştım. Milyonlara ulaşan bu yazı, büyük yankı uyandırdı ve birçok farklı kesimden öneriler aldık. Öne çıkan fikirlerden biri ise oldukça dikkat çekiciydi: Ormanlarda hayvancılık yapılmalı.

Bu öneri ilk bakışta alışılmışın dışında gibi görünse de aslında oldukça yerinde. Eskiden meralarda, dağlarda, orman içlerinde hayvan otlatılır; çobanlar yılın büyük kısmını bu alanlarda geçirirdi. Hayvanlar doğanın parçasıydı. Onlar sadece yaşamını sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda doğaya katkı sunardı. Özellikle keçiler, çalı ve kuru otları temizleyerek orman yangınlarının yayılmasını engellerdi.

Ancak günümüzde hayvancılık modern yapılara hapsoldu. Besihaneler, hayvan otelleri, kapalı alanlarda yemle beslenen hayvanlar… Hayvancılık kolaylaştı belki ama doğadan koptu. Doğal olmayan yemlerle beslenen hayvanların ürünleri de ne yazık ki eskisi gibi ne lezzetli ne de sağlıklı.

Bu noktada büyük sorumluluk Tarım ve Orman Bakanlığı’na düşüyor. Eğer ormanlarımızı korumak istiyorsak, hayvancılığı yeniden doğayla buluşturmalıyız. Devlet gençlerimizi bu alana teşvik etmeli. Mesela çobanlık, bir meslek olarak devlet kadrolarında yer alabilir. Gençlerimize “çobanlık” mesleğini devlet güvencesiyle, sosyal haklarıyla, kariyer planlamasıyla sunarsak, hem istihdam sağlanır hem de doğayla kurulan bağ güçlenir.

Unutmayalım: Bir keçinin temizlediği kuru ot, bir yangını önleyebilir. Bir çobanın ormanda kurduğu hayat, bir ormanı kurtarabilir.

Yangınlarla mücadele yalnızca yangın tüpleriyle değil; akılcı politikalarla, doğal çözümlerle, geçmişin bilgeliğiyle olur. Biz doğadan uzaklaştıkça felaketler bize daha çok yaklaşacak. Artık bunu görmek zorundayız.

Ormanlar yanmasın diye bir çobana ihtiyaç varsa, o çoban hepimiz olmalıyız. Çünkü ormanlar bizim; geleceğimiz, nefesimiz, vatanımız…