Yaşlandıkça daha doğrusu yaş aldıkça daha bir başka bakıyorsun hayata…
Sabaha gözlerinizi açtığınızda bir güne daha sağlıklı uyandığınıza şükredersin.
Gökyüzü kara bulutlarla kaplı, hava da soğuksa, için kararsa da günü böyle kabul edip güzellikler yaşamayı umut edersin.
Yağmurda toprak kokusu, bulutlardan süzülen yağmur damlaları, esen rüzgarla birbiriyle yarışan bulutlarla birlikte mis gibi bir hava ile doldururursun ciğerlerini...
Güneşli, bulutsuz pırıl pırıl bir güne uyanınca da daha bir enerjik hissedersin kendini…
Enerji veren güneşe gülümseyip yaşamın kıymetini daha bir anlar insan…
Ortalıkta dolaşan kedilerin miyavlaması, bir lokma yiyecek arayan melun melun bakan köpeklerin bakışları, su ve ekmek arayan kuşlar daha bir güzel görünür gözüne…
Evet yaş aldıkça anlamlaşıyor herşey…
Diyeceksiniz ki gençken öyle değil miydi?
Değilmiş ya da anlayamamışız sanırım.
Hayat mücadelesi, koşuşturma, hep başkaları için çalışıp yaşama, ayakta kalma savaşı…
Hiç kendimizi dinlemeye, düşünmeye fırsatımız olmamış ki…
Aynaya baktıkça aldığımız yaşlarla belirginleşen çizgilerimiz de derinleşiyor.
Çevremizi, yediklerimizi içtiklerimizi, giydiklerimizi daha bir ayrı seçer oluruz.
Paylaşmayan, bencil, hatırınızı bile sormayan insanlardan uzaklaşır ayrı bir dünya kurarsınız…
Fazlalıklardan kurtulur, seçici olursunuz…
"Ben" demeye başlar, sevdiğiniz şeyleri yapmaya çalışırsınız.
Yaş aldıkça daha iyi anlarsınız hayatı, ailenizi, hayatınızdaki gerçek dost ve arkadaşlarınızı…
Kısaca herşeyin değerini…
Güzelliklere yaş almak dileğiyle, hayata güzel bakın...